Turistik Seyahat

FAS ( 1-4 Eylül 2017 )

6 yıl önce | okunma

Emin misiniz diye sordu tur acentesının yetkilisi ; bu aylarda biraz sıcak olur Fas , yanarsın

5 saatlik  uçak yolculuğundan sonra Kazablanka 5.Muhammed Havaalanına indikten sonra ne demek istediğini anlamıştım.Sıcaktı hemde çok sıcak .Fas diye biz biliyoruz asıl adı Morocco .Arap ve Berberi kültürü hakim .Yani kabile devleti bir nevii.

Kapıda vize uygulaması olduğu için kuyruklar bir hayli uzundu , bir anda ülkemin ne kadar ileri olduğu geldi aklıma ,insanların Türkiye’nin nereye geldiğini anlamaları için buralara gelmeleri lazım diye geçirdim içimden.

Kuyruk olurda kavga olmaz mı , insanlarda bir telaş bir acele var nedense.

Tur otobüsümüzün rotası Kırmızı Şehir olarak bilinen Marakeş ve kalacağımız Wazo oteldi.Fas’da her şehrin bir rengi var Kazablanka beyaz , Marakeş kırmızı ,Essaouria mavi gibi.

Uzun bir otobüs yolculuğundan sonra Marakeş’e vardık.Şehrin uzun ve geniş bulvarlarında kısa bir şehir turu attıktan sonra dünyaca ünlü  Jamaa el-Fna meydanında gezmeye başladım.Kurban bayramı olduğu için orada da birçok yer kapalıydı ve yerel halk tatildeydi.

Marakeş şehrinin Medina’sı yani eski çarşısının sokakları dar ve labirent gibi ,meydan da onlarca fayton gelen turistleri gezdirmek için bekliyor.Meydanın tam karşısında Kutubia cami , ezan bizim ki gibi makamlı okunmuyor , bildiğiniz bağırarak çağırıyorlar insanları camiye.

Ülke Müslüman , yönetim şekli krallık ve dolasıyle her yerde krala ve ailesine ait saraylar , mülkler göz boyuyor.Her hanedanın olduğu gibi şimdi ki kralın da uzun ve ilginç bir hayat hikayesi var.

2.günün sabahı Atlantik kıyısında bir şehir olan Essaouria ‘ya yolculuğumuz başladı.Yolda turistlerin ilgisini çeken hoş ilginç bir görüntü ; ağaça çıkmış keçiler ,Tabi iş turizm olunca yerel halk herşeyi değerlendirmiş , ağaça çıkmış keçi fotosu çekmek ticari bir gelir kapısı olmuş köylüler için.İkinci durak yol üstünde ki Şişava kasabası , sonrasında da Argan yağı ile ün yapmış Afous Argan dükkanı.

Argan yağı ülkenin önemli bir gelir kaynağı ve tıbbi üretimi.Ve de kıymetli bir ürün.

Argan yağı ve bilimum ürünleri ile yıkanıp bezendikten sonra okyanus kıyısında balıkçı limanı  olan Essaouria

Şehir okyanus kıyısında balıkçı kasabası.Tarihi kalesi ve surlar arkasında ki labirent gibi sokakları ile meşhur.Bizde daldık o sokaklara irili ufaklı birçok dükkan ve cafe mevcut , tabi ki herşey turistik .

Limanda ki mavi boyalı kayıklar ve plajı görülmesi gereken güzel yerler.Tabi ki yemek yani balık Fanatik Restorantta yenir.Öğlen sıcağında bile tıklım tıklım dolu bir işletme.Sonrasında Atlantik okyanusu kenarında ufak bir gezinti , ayağımız okyanus görsün.Şehrin panaromik görüntüsü enfes.

 

Akşam Marakeş planımız şovuyla ünlü Chez Ali

Chez Ali yerli halktan biriyken zamanla atlarla şov yapmaya başlamış , bir süre sonra beklediğinden fazla ilgi görünce işi ticarete dökmüş.Bir gün kral helikopteri ile alanın üstünden geçerken kalabalığı görür ve merak edip alana iner , ondan sonra Chez Ali’nin işleri yürür gider.

Saray gibi bir yapıya girerken sizi yerel kıyafetler giymiş insanlar müzikler eşliğinde karşılıyor.Her adımda farklı bir Fas kültürü kıyafet ve müzik olarak size gösteriliyor.Akşam yemeği geniş çadırlar altında veriliyor.Etler enfes ve siz yemeğinizi yerken ellerinde ritmik davullar ve sazlarla size müzik ziyafeti veriliyor.Tabi anlarsanız bize yemek enfes gelirken müzikler kulağımızı tırmalamaktan öteye gitmedi.

Gelelim şova atlar üzerinde birkaç düzine adam geniş bir arenanın bir ucundan diğer ucuna son sürat atları koşturuyor sonrasında ellerinde ki tüfekleri ateşliyorlar ve bir anda ortalık barut kokuyor.Devamında at cambazları ve sonrasında dansöz gösterisi ile şov bitiyor.Benim aklıma gelen Karadeniz düğünleri oldu bir anda .Bizim düğünlerde yakılan mermileri görseydi Chez Ali şova kesin son verirdi.

3.gün sabahında otelimizin önünde 20 adet Toyota 4×4 arazi aracı.İşte benim günüm safari zamanı.

Afrika’nın 3.büyük dağı olan Atlas dağlarına doğru yola koyulduk.Bir köy evinde çay ikramı için durduk , 3 katlı evde birçok aile içiçe yaşıyor, banyosu evin dışında ve toprak bir yapıdan oluşuyor.Herşey 50 yıl öncesinden kalmış gibi.Araçlarla Atlas dağlarına doğru tırmanmaya devam ediyoruz.

Yolculuğumuza Molla İsmail türbesinde mola verdik.Öğrendik ki Molla’nın 888 karısı ve 1000 erkek çocuğu varmış , kerameti de buradan geliyormuş evde kalmış kızlar koca bulmak , çocuk sahibi olmak için buraya gelip dua ederlermiş ,Türbe bir apartman gibi yapının içinde sokak aralarında geçerek giriliyor.Açıkcası YARADAN’ a dua etmek daha doğru olduğu için beni pek sarmadı dışarıda kavun yemek daha cazip geldi.

Dağ tepe derken öğlen sularında göl kenarında bir restorantta yemek molası verdik.Gerçekten sıcak bir gün, gölgede bile yanmak mümkün benim için.

Atlas dağlarında ki turumuz kısa sürdü ; hedefimiz kralın Marakeş’te ki saraylarını gezmek

İlk durak Bahia Sarayı : burada da eski kralların haremleri ve onlarca eşleri , cariyeleri meşhur.Sarayda onlarca oda , birbirinden güzel oyma işçilikleri mevcut.Sırada 6.Muhammed Sarayı ve ardından yılanları ile ünlü meydan.Kurban bayramı bittiği için meydan tıklım tıklım insan dolu.Adım atacak yer yok desek yeridir.Onlarca satıcı yüzlerce turistin önünü keserek birşeyler satmanın derdinde.

Fas aktarları ile de ünlü bir ülke.Bizde şehrin ünlü aktarlarında birine gittik bakalım ne var ve yok diye.Elbette birçok ürün var ,kocakarı ilaçları tabir edeceğimiz şekilde.Bende bir arkadaşıma sedef hastalığı için birkaç krem aldım  belki şifa olur diye.Sonuç ; hayalkırıklığı

Gece Marakeş’de fayton turu ile geçti 3 gündür dolaştığımız şehri fayton ile 2 saatte dolaşmak bana komik geldi neden ilk gün yapmadım diye hayıflandım açıkçası.Bu kadar yolu yürümeme gerek yokmuş.Marakeş’in dünyaca ünlü Jamaa el-Fna meydanı yemek ve meyve suyu satan açık restorantlar, kına ile dövme yapan kadınlar, yılan ve maymun oynatıcıları ,sergiciler ve binlerce turist ile dolup taşmaya başladı.Dünyanın her köşesinde insanı görmek mümkün.

Yemeklerinden kuskus ,tijan ve nane çayı kesinlikle tadılmalı.

Gece uğradığımız yerlerden bir tanesi de tren garı oldu.Ülkenin geri kalmışlığına rağmen tren istasyonu oldukça modern bir yapı.Aslında şehri tarihi ve egzotik , modern ve akıcı diye iki ayrı bölüme ayırabilirdik.Bir tarafta doğal yapısı bozulmamış afrika yaşamı diğer yanda modernizmin etkisi altında yeni bir nesil.Bu ülke yönetiminde de kendini gösteriyor önceki krallar daha diktatör vari bir yaşam sürmüşken yeni kral daha modern ve demokratik bir yönetim tarzı içinde.

Fas’ta ki son günümüz Kazablanka’ya yolculuk ile başladı.Kazablanka filmi ile meşhur olmuş diye bildiğimiz bir afrika şehri değil aslında.Meşhur Kazablanka filmi burada çekilmemiş bile.Ama yaratıcı bir zekası olan biri Kazablanka Cafe diye bir yer açar ve filme ait figürleri burada sergiler sonrası gelsin paralar.

Kazablanka aslında tarihsel anlamda çok önemli bir kent çünkü 2.dünya savaşının barış görüşmeleri burada yapılır.Ünü aslında buradan gelmekte.

Diğer ünlü yapısı ise 2.Hassan Cami ; devasa bir yapı ,dünyanın en büyük camilerinden bir tanesi.Camiler gezmek için sınırlanmış alanlar yani bizde ki gibi elinize fotoğraf makinesi alıp içeri giremiyorsunuz.Sadece namaz saatlerinde açılıyor ve sadece ibadete izin var.Gezmek dolaşmak yasak.

Fas’tan dönerken meşhur kruvasanlarından almadan olmaz bunun için Amoud Pastanesine yolunuz düşmeli.Zaten içeride ki kalabalığı görünce anlıyorsunuz doğru yere geldiğinizi.

4 günlük Fas ziyaretimde Afrika kültürünü biraz daha tanımış oldum . yaşantı olarak bizim elli yıl önceki halimiz.Ama insanlar da yıllarca sömürge olarak yaşamış olmanın ezikliği hala var.Hayattan çok bir beklentileri yok gibi.O yüzden herşey ağır işliyor.Bizde ki gibi hızlı ve hırslı bir yaşamları yok.Kültürleri kabile düzeni , egzotik bir ülke ama bizim ülkemiz gibi birçok mozaik kültürü yaşayan bir toplum için çok fazla bir cazibesi yok .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir