81 AY 81 İL

ŞANLIURFA

5 yıl önce | okunma

Milli Mücadele sırasında göstermiş oldukları başarından dolayı 1984 yılında Şanlı ünvanını alarak Şanlıurfa adını alan Peygamber Diyarı Güneydoğu Anadolu ilimiz.
Peygamberler tarihi ve Doğuş Grubunun destekleri ile gün ışığına çıkarılan dünyanın en eski ibadet yeri olduğu varsayılan Göbekli Tepe’si ile dinler tarihine ışık tutacak bir şehrimiz.
Güneydoğu Anadolu bölgemiz sınırları içinde yer alan merkez nufüsü 992.000 olan Şanlıurfa nufüsü ile bölgenin en kalabalık illerinde bir tanesi.

Tarihsel olarak araştırdığımızda MÖ 321 yıllarında Büyük İskenderin fethi ile başlar Urfa’nın tarihi sonrasında Roma , 4 Halife Devri , Emeviler ,Abbasiler ,Selçuklular ,Haçlılar ,Zengiler , Eyyübiler , Mısırlılar , Karakoyunlular , Akkoyunlular ,Safeviler , Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti gibi birçok dönem geçiren Urfa bu kültürlerinde etkisinde kalmış bir şehrimiz.

Şehri gezdiğinizde gerek kiliselerden dönüştürülmüş camiler , gerek anıt olarak muhafaza edilen kiliseler , kaleler ve otantik evleri ile aslında bir kültür şehri.Mezopotamya kültürünün her zerresini hissetmeniz mümkün.
Dinsel anlamda da birçok peygamberin Urfa ile bir hikayesi ve ilişkisi var.Eyüp Peygamber , İbrahim Peygamber bunların en başlıları.

Urfa bölgesini yöneten Nemrut’un rüyasını yorumlayan müneccimlerine göre o yıl doğacak bir erkek çocuk tarafından öldürülüceği yorumundan sonra Nemrut doğan bütün erkek çocukların öldürülmesini emreder.Annesi İbrahim Peygamberi bir mağarada doğurur ve 7 yaşına kadar orada bakar.Daha sonra çocuğu olmayan Nemrut İbrahim Peygamberi evlat edinir.Ancak İbrahim Peygamber büyüyüp Nemrut’un taptığı putları kırıp inkar edince Nemrut’ta onu kaleden aşağı odun yığınlarından oluşan bir ateşin içine atar.Efsaneye göre o ateş Allah’ın emriyle bir göle odunlarda balığa dönüşür.

İşte o göl şimdi ki Balıklı Göl olarak anılıyor.Diğer adıyla Halil’ür Rahman.
Kendisine aşık olan Nemrut’un evlatlık kızı Zeliha da dayanamaz kendini ateşe atar , onun atladığı yerde oluşan göl ise Ayn-ı Zeliha gölü olarak anılır.Kutsal sayılan yerlerden olduğu için gölde ki balıklar yenmez.

Balıklı Göl’de ki balık popülasyonu göle kanalizasyonun karışması ile azalmış , sonrasında göl temizlenmiş ama balık sayısı azalmış.Şimdi sıkı bir koruma altındalar.
Gölün yakınında ki mağara da İbrahim Peygamberin doğduğu rivayet edilir ve orada ki suyun şifa verdiğine inanılır.Mağaranın hemen çıkışında ki cami Mevlid- Halil Cami’dir.

Bölgenin en eski camisi ile eski bir sinagogtan önce kilise sonra cami olarak restore edilen Ulu Cami’dir.Kırmızı renkte ki sütunları sayesinde Kızıl Kilise olarak bilinen cami 1175 yılında Nurettin Zengi tarafından Ulu Cami olarak inşa ettirilmiş.

Şanlıurfa Kalesi nedeni bilinmez ziyarete kapalıydı. Urfa Kalesi’nin M.Ö. 10.000 yıllarına ait neolitik bir alan üzerine kurulduğu tahmin edilmektedir. Kalenin yanıbaşında çıkarılan ve Şanlıurfa Müzesinde sergilenen 12.000 yılık Balıklıgöl Heykeli ve Kale alanı, Balıklıgöl havzasının tarihini gözler önüne sermektedir. 6.yy’ye ait kayıtlarda kaleden bahsedilmemektedir. Kale ile ilgi ilk kayıtlar 11.yy’ye aittir. Buna göre kale 6 yy. ile 11. yy arasına tarihlenebilir. Kale ilgili kabul edilen görüş: M.S. 812-814 yılları arasında Abbasiler döneminde yapıldığıdır. Kalenin üzerindeki korint başlıklı iki sütun Edessa Kralı 9. MANU döneminde, M.S. 240-242 yılları arasında birer anıt sütun olarak yapılmıştır.

Balıklı Göl ve çevresinde ki camilerin avlularında da dönemin din alimlerinin kabirleri bulunmakta.
Balıklıgöl’ün olduğu parkın biraz yukarısında ki kafelerde güzel havalarda oturup menengiç kahvenizi yudumlarken parkı izlemek de mümkün.Eğer kale yönünde ki merdivenlerden kaleye doğru çıkarsanız buradan da şehri ve parkı bağdaş kurup oturup izleyebileceğiniz sedirlerin olduğu kafelere ulaşmanız mümkün.

Balıklı gölün biraz ilerisinde yer alan Mozaik Müzesi ve Şehir Müzesi mutlaka gezilmeli.
Şehir müzesinde insanlık tarihine ait çok güzel bir sunum gerçekleştirilmiş.Canlandırmalar ile insanlık tarihi ve gelişimi anlatılmış.Zevkle güzel saatler geçirebilirsiniz.Buradan alacağınız bilet Mozaik Müzesi içinde geçerli, aynı bilet ile Mozaik Müzesini de gezebilirsiniz.

Göbeklitepe’de yapılan kazılarda, yerleşik yaşama geçişle ilgili mevcut bilgileri alt üst edecek buluntular ortaya çıkmıştır. Göbeklitepe, M.Ö. 10.000 yani günümüzden 12.000 yıl öncesine tarihlenen Çanak Çömleksiz Neolitik döneme ait bir inanç merkezidir. 80 dönümlük alana sahip olan ören yeri, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 2005 yılında 1. Derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir. İnsanoğlu ilk kez, Neolitik Dönemde doğa ile olan ilişkisini kendi lehine çevirerek, avcılık ve toplayıcılık ile birlikte tarıma da yönelmiştir. Yine bu dönemde hayvanların evcilleştirilmesi gerçekleşmiş, ilk dini ve sivil mimari örnekleri ortaya çıkmaya başlamıştır.

Malta Tapınakları ve Sümerlerden 6000 ,Nuh Tufanı ve Stonehenge’den 7000,Mısır Piramitlerinden 7500 ,İbrahim Peygamberden 8000 , Roma ve Zeugma’dan 10.000 yıl önce var olduğu söylenen , dünyanın en eski tapınağı.

Şanlıurfa İl Merkezi’nin 17 km doğusunda Örencik (Karaharabe) Köyü’nün 3 km kuzeydoğusunda yer alan Göbeklitepe, adını bölgede bulunan yatır mezardan almaktadır. İlk kez 1963 yılında İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin işbirliği ile hazırlanan “Güneydoğu Anadolu Bölgesi Araştırma Projesi” çerçevesinde gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında, İstanbul Üniversitesinden Prehistorya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halet ÇAMBEL ve Chicago Üniversitesinden Prof. Dr. Robert BRAIDWOOD tarafından keşfedilmiştir.

Eğer biraz tarih sizi yordu ise Balıklı Göl içinde de geçebileceğiniz şehrin tarihi çarşısı içinden alışverişe doğru gidebilirsiniz.Ama buradan alacaklarınız baharat ürünleri olur.Urfa ve yöresine özgü baharatları buradan bulmanız ve nefis çiğer şişleri burada yemeniz mümkün.Zaten ızgaranın kokusu sizi oraya doğru çekiyor.

Şehirde farklı yaşamlar bulunmakta , biraz eski mahallelere girince Suriye , Irak gibi ülkelerden gelmiş insanların yaşamları ve Arap Kültürünü görmek mümkün.Özellikle tek yada en fazla 2 katlı bitişik evler otantik bir görüntü veriyor.Diğer gelişmekte olan mahallerde ise günümüz modern yaşamı.

Şehir trafiği tam bir koşuşturmaca , tam bir karışıklık ama güzel olan yaya önceliğine dikkat edilmesi , yavaş yavaş şehirlerimizde yaya geçitlerine öncelik başlamış gibi.Şehirde yol çalışmaları olduğu için bir yerlere gitmek şehir içinde bilmeyen için biraz zor.
Birazda dini motiflerinden olsa gerek Urfa’da alkollü yer bulmak çok kolay değil , bize bahsedilen 1-2 yer ancak bulunabileceğiydi , zaten bizde bir yer zor bulduk , ama o bile on üzerinden 3 zor aldı.
Urfa Yöresi gerek tarım gerek enerji gerek hayvancılık üzerinden geçim sağlayan bir ilimiz.Özellikle Güneydoğu Anadolu Projesi kısaca GAP bölgeye bir hayli ekonomik katkıda bulunmuş ama birçok tarihi köyde baraj sularının altında kalmaya mahkum olmuş.
Halfeti de bu yerleşimlerden bir tanesi.

Birecik Baraj Gölünün suların altında kalan eski köy ve cami minaresi , göl üstünde gezinti yapan teknelerle ziyaret edilebilir.Aynı gezinti de Rum Kaleyi ,dağlara oyulmuş mağaraları , mezarları görmek mümkün.Tabi verilen molada balık yada gözlemeleri yerken Rum Kaleyi de izleyebilirsiniz.
Eski Halfeti tam turizm odaklı olmuş , birçok turist kafilesinin ziyaret ettiği bir lokasyon ,ama birçok tekne bulunması hizmeti kolaylaştırıyor.Bölgeye özgü Siyah Gülü mutlaka görün.

Urfa’ya giderken otoban yoldan faydalanabileceğiniz gibi eski tek yönlü yoldan da giderek geniş ovaları ve Urfa’nın ilçelerini görebilirsiniz yada bizim gibi yaparak eski yoldan gidip otobandan hızlı bir dönüş yapabilirsiniz.

Urfa son yıllarda çok turist çeken bir ilimiz gidecek kişilerin otel rezervasyonlarını çok önceden yaptırmalarını tavsiye ederim.Son dakika da yer bulmak neredeyse imkansız yada fiyatlar oldukça uçuk oluyor.
İnsanlık tarihine meraklı olanların kesinlikle gitmesi gereken bir ilimiz urfa.Zengin tarihi , yemekleri , kültürü size doya doya 2 güzel gün yaşatacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir