Trekking

İspir Yedigöller-Mal Gölü Trekking (10-15 Eylül 2022)

1 yıl önce | okunma

Karadeniz Bölgesinin efsanevi rotalarından birisidir ; Kaçkarlar dağ silsilesini Güney-Kuzey istikametinde dikey geçmek tabi arazi şartları müsade ettiği sürece ve birazda çeşitlilik katarak.Bizimde rotamız Kaçkarların güneybatı yüzünde yer alan Erzurum İspir Yedigöller istikametinden sırayla Dikenli Yaylası,Pidasor Yaylası, Mal Gölü ,aşıttan Kapılı Göller ,oradan Verçenik Yaylası ,Tatos Gölleri,Çiçekli Yayla , Hacivanak Yaylası ,Karmik Yaylası ve Trovit Yaylasında son bulan 5 günlük yaklaşık 50 km’lik bir güzergah.


Yedigöller’de daha önceden kamp yapmıştık ,şimdi rotaya kaldığımız yerden devam etmek istedik.Ekip Ömer Sezgin , Fatih Kol ve ben olmak üzere 3 kişiden oluşuyordu.Hazırlıklar ve rota çalışmaları 1 ay öncesinden başladı.Tarih Eylül ayının 2.haftası idi.Tarihin Eylül ayına sarkması zirvelere kar yağması ihtimalini de beraberinde getirmişti.Gerçekten de tarih yaklaştıkça hava durumu o bölgeleri sağanak ve kar yağışlı göstermeye başlamıştı.Ekipman anlamında gündüz yazlık gece kışlık kıyafetler söz konusu olacaktı ,bu da extra ağırlık demekti.
Ardeşen’den arkadaşlar bizi Yedigöllere arabayla bırakacak sonrasında rotanın bitiş noktası olan Trovit Yaylasından alacaklardı.Ömer abi ise Ankara’dan uçakla Trabzon havaalanından bize katılacaktı.
Ortak belirlediğimiz 12 Eylül 2022 Pazartesi sabahı gelip çattığında sabah 05.30’da Fatih Samsun’dan Ünye’ye gelmiş kapıda hazır bekliyordu.Onunda eşyalarını benim arabaya koyduktan sonra beraber Trabzon Havaalanına doğru yola koyulduk.Saat 09.30’da Ömer Abi’yi de aldıktan sonra hep beraber Ardeşen’e doğru yola çıktık.Ardeşen’de bize şoförlük yapacak olan Eray Akcanca kardeşimizi de alıp hep beraber İyidere İkizdere istikametinden Mor Yayla üzerinden Yedigöller’e ulaştık.

Yolun büyük kısmı asfalt olmakla beraber Mor Yayla’dan sonraki kısmı toprak ve yer yer oldukça bozuk.İnsanlar günü birlik yakın yerleşimlerden binek arabaları ile geliyorsa da biz 4×4 aracımız ile gitmeyi tercih ettik.
İspir Yedigöller bölgesi adından da anlaşılacağı üzere 7 adet büyük akabinde birçok da küçük göllerden oluşan bir coğrafya.3100 mt rakıma çıkılıp sonrasında 3000 mt rakımlı göller bölgesinde kamp atılan güzel bir bölge.

Göllerden 4 tanesi birbirine yakın iken kalan diğer 3 göl için biraz yürümek gerekli.Bize göre adı Adalı Göl yerele göre adı Göbekli Göl olan en büyük gölün kenarında ilk gece kampımızı atıyoruz.
Şansımıza hava yazdan kalma bir gün gibi oldukça sıcak ama sert esen rüzgar üşütüyor.

Ömer abi ile ben ortak büyük çadırda Fatih ise kendi küçük çadırında konaklama yapacak.Hava şartlarının kötüye gitme olasılığı yüzünden büyük çadırı hem uyumak hemde kötü havada içinde yemek yapıp vakit geçirmek amacıyla getirdik.Büyük dediğimize bakmayın ortalama ağırlığı 2000 gram.İki kişiye böldüğünüzde 1000 gram ağırlık demek , normal çadırlardan çok daha hafif ve de konforlu.


Kampımızı kurduktan sonra biraz rakıma alışmak birazda antreman amaçlı göl kenarında yürüyüşe çıktık, Verçenik zirve tüm heybeti ile görünüyordu,Kaçkar Dağlarının tırmanması en zor dağı ve yükseklikte 2.sıra.Yedigöller hafta sonralarında yolu bozuk olmasına rağmen ilgi gören ve ziyaretçisi çok olan bir yer.Zaten kirlilikten anlıyorsunuz gelen gidenleri.Canım güzel coğrafya insan eli değdiği için kirlenmeye şimdiden başlamış.
2 saatlik antremandan sonra kaynaktan sularımızı da alıp kampımıza akşam yemeğimizi yapmaya döndük.Kamp tüpleri çakmaklar yemekler çaylar kahveler derken havanında kararması ile akşam 18.00 ‘da uyku tulumlarına girdik , normalde şehirde olsak o saatte hayat yeni başlar.

Gece uzun oldu yaklaşık 12 saatlik uyku denemesinden sonra sabah 06.00 ‘da ekip uyandı.Hazır çorbalar içilip çadırlar toplandıktan sonra 08.00’da güneşin sıcaklığı ile çantalarımızı sırtlayıp yola koyulduk.Hafif tempo yola başladık kaldığımız kamp alanı 3000 metreydeydi biz ise yavaş yavaş inişe geçmiştik, yani kimi zaman tırmanırken çoğu zaman yokuş aşağı iniyorduk.


Normalde bu tarz rotaları çalışırken bölge haritalarını , daha önceki kayıtları , patikaları , deneyimlilerin rotalarını hep incelerim ama bölge bu konuda biraz sıkıntılı çünkü her sene düşen çığlardan dolayı şartlar değişebiliyor.Bazı yerlerde rota çalıştığımızdan farklı çıktı bu da bizi zorlu inişlerle karşılaştırıyordu.Göller bölgesinden iyice uzaklaşıp göllerin akarından yokuş aşağı inmeye başlayınca zorluklarda kendini göstermeye başlıyordu.Sırt çantalarının ağırlığı patikanın dikliği kayaların kayganlığı derken bütün yük dizlere biniyor.Oldukça dikkatli olmak gerek herhangi bir sakatlığa sebebiyet vermemek için.


Hava öğlene kadar oldukça güzeldi ama esen rüzgar ve bulutlar yavaş yavaş gelen bir fırtınanın habercisi idi.Bir an önce 2.gün kamp alanı olan Mal gölüne ulaşmak gerekiyordu.Göllerin akarından oluşan küçük dereleri takip ederek Dikenli yaylanın tepsine kadar gelmiştik.Şimdi Mal gölü Kapılı göl istikametine doğru tekrar yükselmemiz gerekiyordu.Bir anda oldukça dik bir çıkış ekibi zorlamaya başlamıştı.Ben önden giderek en kolay olan rotayı bulmaya çalışıyordum.Ömer Abi ise kas krampları olmasın diye aldığı Sodyum’un azizliğine uğramıştı , nabız atışları yaşına göre oldukça yüksekti ve de bu olay onun devamlı duraksamasına sebep oluyordu.


Birkaç riskli kaya tırmanışından sonra Pidasor Yaylasına ulaşmıştık , yerel adı Taşlı Yayla olan yaylada eski zamanlardan kalma taş çevrili ahıllar halen durmakta.Küçük taş çevrili ahılları geçtikten sonra hava iyice kapatmıştı.Kamp noktasına ise daha çok vardı saat ise 16.00 idi .İki ihtimalimiz vardı ya yola devam edecek ve karanlıkta riskli bir havada kamp kuracağız yada şimdi düz bir alan bulup kampı güneş batmadan ve güneşli havada kuracağız.
Tabiki en doğru olanı yaptık.Hava güzel ve güneşli iken kampı kurmaya başladık.Çok geçmeden gün boyu esen kuvvetli rüzgarlar sayesinde zirvelerde biriken yağmur bulutları patlayı verdi.Artık dışarıda şiddetli bir fırtına vardı.Mecburen bizde uyku tulumlarına çekilmiş erkenden yatmıştık ama dışarıda patlayan yıldırım , gökgürültüsü ve yağmur sayesinde uyumak mümkün olmadı.Sabaha kadar süren yağmur ve fırtınadan sonra çadırımız fırtına testini başarıyla atlatmıştı.


Sabah 06.00 sularında tüm gece içtiğimiz çay ve kahvenin etkisiyle zorunlu uyandık.
Hava oldukça sisliydi.Özellikle gideceğimiz istikamet hem yağmurlu hemde sisli idi.Bu şartlarda yola çıkmak doğru olmazdı, hem siste kaybolabilir hem manzarayı kaçırabilir hem yıldırım düşme şansı olabilir hemde kamp kuramayabilirdik.
Havanın açılması için birgün daha bekleme kararı aldık.Gerçekten de öğlene kadar hava düzelmedi , yer yer yağan sağanak bizi tekrar çadırın içine tıkıyordu.Dağlardan bulut hiç eksik olmuyordu.Öğleden sonra güneş bulutların arasında kendini göstermeye başladı ,hava da yükselmeye ısınmaya başlamıştı.Bütün günü dinlenerek Pişti oynayarak ve yemek yiyerek geçirdik.Gece havanın yükselmesi ile ayaz yapmıştı sabaha karşı güzel soğuk oldu.


Sabahın ilk ışıkları ile uyandık güneş bulunduğumuz vadiye öğlen uğruyordu o yüzden sabah ayazını güzel yedik , kahvaltı ve içilen sıcak kahvelerden sonra hızla yola koyulduk.Hedef bir türlü ulaşamadığımız Mal Gölüydü.
Hızlıca kayalardan ve derelerden atlayarak Mal Gölüne ulaşmaya çalışıyorduk ama yine rotanın azizliğine uğradık , artık kendi yolumuzu çizme kararı almıştım , daha kolay ve riski az olan yerlerden geçiyorduk.İyice yükseldikten sonra Mal Gölü kendini göstermişti.Ekip ağır ağır ilerlerken ben biraz daha seri hareket ederek göle ulaşmıştım.


Yine Koyu yeşil renkli bir buzul gölü , tertemiz içinde alabalıkların yüzdüğü o kadar berrak ki içindeki balıklar ile gözgöze geliyorsunuz.Kısa bir yemek ve dinlenme molasından sonra bizi Kapılı Göl tarafına geçirecek aşıtı inceledik uzaktan.Bir süre kendimizce yorumlar yaptık kolay olmayacak gibi duruyordu.Hatta doğru mu geldik diye de defalarca haritalarımızı kontrol ettik.


Moladan sonra aşıtın olduğu dağ yamacına doğru tırmanmaya başladık , aşıtın bir kısmı yeşil çimenden oluşan toprak kayalık , çoğu kısmı ise büyük kayalardan oluşan çarşaklardı.
Çarşak kısma geldikten sonra oldukça dik olan yamaca bakıp sırayla tırmanma kararı aldık ve önce ben kayalara tırmanmaya başladım.Sırt çantam her an beni geri düşürecek gibi geri çekiyordu, kayışlarını sıkıp iyice kendime yaklaştırdım ve batonlarıma asıldım.Son metrelerde artık kendimi motive etmek için kendi kendime bağırıyordum.Son 5 adımı da attıktan sonra artık geçitin tepesindeydim.Aşağıda ineceğimiz istikamette Kapılı göl , sağımda 3711 metrelik yüksekliği ile Verçenik zirve tüm heybeti ile duruyordu.


Ömer abi ve Fatih ‘de geçitin zirvesine ulaştıklarında süprizi onlarla paylaştım.Normalde geçitin sağında yer alan iniş patikası maalesef uçmuştu , ve iniş oldukça tehlikeli bir hal almıştı.Yanımızda ip olmasına karşın inmeye çalışmak rulet oynamak gibiydi.
Biraz oturup durum değerlendirmesi yaptık hatta yıkılan patikadan biraz inip kendimize yol bulmaya bile çalıştım ama nafile.Her zaman insan kazanamaz bu sefer galip doğa anaydı.Bazen pes etmesini bilmek gerek.


Yapacak tek birşey kalmıştı 2 günde geldiğimiz rotayı geri dönmek.Zorla çıktığımız geçit sırtını şimdi inmek zorundaydık ve tekrar sırayla inişe geçtik , İniş her zaman en tehlikeli olandır hatayı affetmez , o yüzden oldukça yavaş ve dikkatli şekilde inerek düzlüğe ulaştık , hava kararmadan kendimize bir kamp alanı bulmalıydık.Kısa bir durum değerlendirmesinden sonra iniş hızımızın bizi en yakın yaylaya ulaştıracağını farkettik ve tabanlara asıldık.


Taşlı yaylaya ulaştıktan sonra yayla hayvanlarının patikalarını izlemeye başladık çünkü artık havalar soğuduğundan hayvanlar merkez yaylalara çekilmişti onlarda kendileri için en kolay olan güzergahtan inerlerdi.Bununda en kolay yolu bıraktıkları izleri takip etmekti.Bizde bu rutini yaparak uzun ama en kolay olan patikayı izlemeye başladık, en doğru kararı aldığımızı yarım günde zor çıktığımız yaylaya 2 saat içinde indiğimizde anladık.

Artık Dikenli yayla denilen yerleşim bölgesindeydik ve hala yaylacılar oradaydı.Kısa bir tanışmadan sonra 15 dakika içinde yaylaya minibüs geleceğini öğrendik bu bizim için medeniyete ulaşmak demekti.
17.15’de gelen minibüsü ikna etmiş İspir ilçesine doğru yola koyulmuştuk.Artık dönüşe geçmiştik planımız seneye Kapılı Göllere Verçenik Yaylası üzerinden ulaşıp rotaya kaldığımız yerden devam etmekti.

Minibüsü süren dedenin rallici hızıyla İspir merkeze hava kararmadan ulaştık.Yolda çok süratli diye kendisine laf ederken otelde son 2 odaya kaldığımızı görünce iyiki gaza basmış dedik.Çünkü biz girişleri yaparken gelen insanlar boş odaları soruyorlardı.
Şimdi biraz medeniyet zamanıydı dağda geçen 4 günün sonunda güzel bir banyo hakkımızdı ve güzel bir yemek.
Bu sefer rotayı tamamlayamamıştık artık bir dahaki sefere dedik , 1 aylık hazırlık 4 günlük dağ macerası yine bize birşeyler öğretmişti.Ve öğrenmenin ne yaşı ne de zamanı vardı.İspir çoğrafyası gerçekten vahşi ve de heybetli , bir sonraki macerada onunla tekrar karşılaşmak dileğiyle.

Powered by Wikiloc

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir