Motosiklet

Kapıdağ Yarımadası Motosiklet Gezisi (7-12 Haziran 2023)

10 ay önce | okunma

Uzun zaman olmuştu motosikleti garajdan çıkarmayalı , tam bir senedir anahtar vurmamıştım, aküsü defalarca bitmiş defalarca şarj makinesine bağlamak zorunda kalmıştım.
Artık rota zamanıydı , hedef Bursa üzerinden Kapıdağ Yarımadası , Çanakkale , kıyı şeridinden Babakale ve Adatepe oradan da Balıkesir Kütahya Eskişehir Ankara güzergahından Ünye.


Hava tüm Türkiye’de sağanak yağışlı görünüyordu , hatta güzergah üzerinde ki bazı iller içinde sel ve su baskını uyarısı yapılmıştı ama yine de program yapılmıştı artık dönüş zor gibiydi.
7 Haziran 2023 sabah 06.30’da Ünye’den yola çıktım hava parçalı bulutlu idi şansıma yağmur yağmıyordu ,yol partnerim Fatih ile Samsun çıkışında benzin istasyonunda buluştuk , gezi 2 kişilik idi.
İlk durağımız menemenci Kel’in yeri idi ,orada karınlarımızı iyice doyurduktan sonra Merzifon İstanbul hattı üzerinden sürüşe başladık.Planımız ikimizde uzun süre motora ara verdiğimiz için gidebildiğimiz yere kadar sürmek ve orada gecelemek idi.
Her bir saate mola vererek akşam saatlerinde Bursa’ya düştük.Baktık ki iyi yol almışız yaklaşık 700 km ve 10 saat, kalacağımız yeri Bursa’nın Nilüfer ilçesinde Ulubat Gölünün kenarında yer alan Gölyazı’nda belirledik.


GÖLYAZI
Bursa merkeze 40 km uzaklıkta trafik durumuna göre 1 saatte ulaşabileceğiniz Ulubat gölü içerisine girinti yapmış yarımada şeklinde şirin bir balıkçı beldesi.
Balıkçı köyü dememize bakmayın artık turistik bir kasaba olmuş.Gezinti ve saltanat kayıkları ,pansiyon ve konakları , restaurantları ve kafeleri , Panteleimon Kilisesi ,Ağlayan Çınarı ,Ryndacum Antik Kenti ile yarımada tam bir turist cenneti.


Bu sene yağışlar fazla olduğundan göl iyice yükselmiş , yarımadayı boydan boya çeviren yürüyüş yolu sular altında kalmıştı.Konaklayacağımız FaikBey Konağı’da bu yükselmeden nasibini almıştı .Konağa giriş eskiden yürüyüş yolundan çıkılan renkli merdivenlerden olurken şimdi üst caddeden yapılıyordu.
Faik Bey Konağı yarımadanın en güzel konumlarından birinde yer alan 150 yılı aşkıngeçmişi olan eski bir Rum Konağı.1924 yılında Mübadelede yeni sahipleri Faik Bey ve eşi Naime Hanım yerleşmiş.2014 yılında da turizme hizmet vermeye başlamış.


Yarımada bir köprü ile anakaraya bağlı aslında adada diyebiliriz.Tam köprünün başında girişte solda yer alan tarihi çınar Ağlayan Çınar olarak bilinmekte yaşı 750 .Bir aşk hikayesine dayanan efsanesi mevcut.
Mitolojik efsaneleri de mevcut ada üzerinde yer alan antik kentten kaynaklı ama detayları oraya gidip kendiniz öğrenin diye anlatmıyorum.
Yolumuza ertesi sabah Gölyazı’ya 19 km uzaklıkta ki Eskikaraağaç köyüyle devam ediyoruz.


ESKİKARAAĞAÇ :
Bu yarımadada Ulubat Gölü üzerinde yer alan sakin bir balıkçı kasabası.En büyük özelliği göl kenarının göçmen kuşlara ev sahipliği yapması özellikle leyleklere.
Avrupa Leylek Birliği’nin Türkiyede’ki tek temsilcisi.Bununla alakalı köyde birde müze ve gözetleme kulesi mevcut.Buradada göl kenarında güzel bir yürüyüş parkuru yapılmış.Müzede bölgeye ait hayvan figürlerini görmeniz mümkün.


Eskikaraağaç köyünde leylekleri gözledikten sonra hedefimiz Marmara Denizinin en güzel doğal yarımadası olan Kapıdağ yarımadasını kıyı çizgisinden geçmek.


KAPIDAĞ YARIMADASI :
Bir ucu Bandırma ilçesinden diğer ucu da Erdek ilçesinden girişli olan bol ormanlı ve sahil bandında güzel köyleri ve koyları olan sakinlik barındıran yarımada.
Biz Tatlısu denilen doğu kısmından giriş yaptık , yol boyu tersaneler ve sahil boyunda ufak tefek kafeler ile karşılaştık.Adanın kuzey kısımlarına doğru yerleşim yerleri azalınca bakir yerler ve el değmemiş koylar kendini göstermeye başladı.
Havanın güzel olması yeni açan dağ güllerinin enfes kokusu geziyi daha keyifli hale getirmişti, inişli çıkışlı temiz asfalt yolları ve güzel manzarası ile bizi büyülemişti.Ama tek araçlık yollarından geçerken karşıdan gelene dikkat etmek gerekiyor.Bol virajlı yoldan aniden önünüze bir araç çıkabiliyor.Ballıpınar köyünde emekliler kahvehanesinde çay molasından sonra adanın kıyı kenarından yolumuza devam ettik ve yaklaşık 100 km , 3 saatlik sürüşten sonra Balıkesir’in turistik ilçesi Erdek’e vardık.Turistik çünkü her yer otel pansiyon ve eğlence mekanı.


Bizde konaklayacağımız Pınar Otele geldik.Oldukça temiz , konum itibari ile güzel ve oldukça kaliteli olan otelde güzel bir hamam sefası yaptıktan sonra ,akşam yemeğini deniz kenarında ki restaurantında yedik.Otel yeniydi o yüzden her yer pırılpırıldı.
Sabah uyanıp kahvaltımızı yaptıktan sonra hedefimiz 170 km uzaklıkta ki Çanakkale idi.


ÇANAKKALE
Türkiye’nin en önemli deniz geçişlerinden ve tarihi efsanelerinden biri Çanakkale boğazı kenarında yer alan Marmara’nın en güzel illerinden bir tanesi.Yeni inşa edilen 1918 Çanakkale köprüsü manzarası eşliğinde Lapseki üzerinden şehre giriş yaptık.Malum şehir büyük olunca trafiği de dert oluyor.O yüzden trafiğe fazla bulaşmamak için doğru Truva Antik Kentine yol aldık.


TRUVA
Çanakkale merkeze 30km uzaklıkta yer alan efsanesi filmlere konu olmuş tarihi bir Antik kent.Antik kent oldukça geniş bir alana yayılmış , kurulan ahşap yol ile hepsini görerek gezmek mümkün.Ama sıcak zamanda şapka ve güneş kremi şart.Antik kentin hemen dışında yer alan müzede çıkarılan tarihi eserleri görmek mümkün.Yeme içme işlerini ise müzenin karşında yeralan kafelerde yapabilirsiniz.


Truva’dan sonra sıra Orhaniye Tabyaları


ORHANİYE TABYALARI :
Kumkale köyü yolundan gidilen 1889 yılında 2.Abdulhamit tarafından Ege’den gelen saldırılara karşı Çanakkale boğazının girişinde yaptırılan topların bulunduğu askeri mekan.Şimdilerde tamamen korumasız ve halka açık.Toplar gerçek değil .Boğaza nazır güzel bir konumda eski askeri korunakları hala sağlam ama berduşların mekanı olmuş .Ortalık içki şisesi dolu.Aslında tarihi bir alan neden korumasız ve bakımsız merak konusu.Tabyaya yakın yerdeki, radar ve deniz feneri de görülmeye değer


Akşam saatlerinde Çanakkale’ye kalacağımız Artur Otele geri döndük.Otel işletmesi Mado’nunda işletmecisi olduğu için kahvaltı Mado kalitesindeydi.Otel şehrin merkezinde meşhur Troya filminde yer alan at heykeline yürüyerek 5 dakikalık mesefade idi.Akşam serinliğinde bizde önce feribot iskelesine oradan da sahilden Truva atının olduğu meydana indik.Ortam cıvıl cıvıl ortalık genç kaynıyor.Mekan at heykelini de gören Ziveriye Ocakbaşı ,keyifle hem yemeğinizi yerken hem truva atını hem meydanı hemde sahili izleyebilirsiniz.
Çanakkale oldukça hareketli ve keyifli bir il , oldukça fazla motosiklet kullanıcısı var ve caddeleri neşeli.Mutlaka görülmeli.


Çanakkale sabahımızdan sonra yolumuz Geyikli ilçesinden kıyı şeridinden Babakale’ye inmek.
Geyikli Bozcaada feribotlarının kalktığı iskelenin olduğu yer.İskelenin orada ki plajda ve kafelerde keyifli vakit geçirebilirsiniz.


Geyikli, Dalyan,Tuzla,Gülpınar üzerinden Babakale’ye kadar indik.Bu yolun güzelliği Ege sahil şeridinden deniz manzarası eşliğinde yazlıkların ve otellerin arasından geçebilmek.Çoğu yerde kapalı tesisler mevcut , pek çoğu da virane olmuş , malum düzenlemelerden dolayıda ortalık kaçak yapı dolu.Aslında yöresine uygun mimari ile yapılsa çok daha güzel olur ama zeytin bahçeleri içinde yapılmış abuk sabuk siteler yazlık evler bungalovlar ortamı iyice kirletmiş.


APOLLON TAPINAĞI
Gülpınar ilçesinde yer alan Smintheion Antik kenti ,fareleri öldürüp çiftçileri koruyan tanrı olarak bilinen Apollon’un kutsal alanı.Kimi yerleri restorasyon görmüş ama çoğu hala toprak altında olan antik bölge.Girişi bulmak biraz zahmetli olabilir evlerinde arasından geçilen yokuş aşağı dar bir yol ile gidiliyor.


BABAKALE
Asya kıtasının en ucunda yeralan ve kıtanın bittiği nokta olarak bilinen köy.Burada yer alan tarihi kaleyi gezip , köy meydanındaki kahvehanelerde çayınızı içip gözlemenizi yiyip muhtarlıktan Babakale Sertifikanızı alabilirsiniz.Kale restorasyon görmüş hakim bir konumda.Yolu biraz bozuk ama çoğrafi konumu için gidilmeye değer.


Babakale’den geri Gülpınar’a dönüp Balabanlı üzerinden BehramKale’ye girdik.


BEHRAMKALE
Tarihi bölgelerden bir tanesi daha , Antik Assos Kentinin olduğu çoğrafya.Oldukça geniş bir alana yayılmış.Bölgeye hakim bir tepede kurulu.Tepenin en üst mevkinde Assos’a giriş , tarihi alanlar ,camiye dönüştürülmüş kilise ve enfes Ege denizi manzarası.Oldukça yoğun turist akınına uğruyor , tepeye çıkıncaya kadar taş döşeli yollarda yeme içme ve alışveriş yerleri mevcut.İyi yürümek lazım oldukça dik ve zemin taşlık.Otoparklar aşağıda


Behramkale’den sonra yolumuz Adatepe .ama yola dikkat etmekte fayda var , tur otobüsleri,ziyaretçi araçları , yol oldukça kalabalık.Sahil şeridine indikten sonra yine yazlıklar , virane binalar , lüks otellerin arasından Küçükkuyu kasabasından yukarı Adatepe’ye çıktık.


ADATEPE
Eski bir Rum köyü.Mübadelede değişim yapılınca boşalan yerlere Türkler yerleştirilmiş.Koruma altında bir sit alanı.Herşey doğasına ve aslına uygun .Çivi çakmak dahi yasak diyebiliriz.
Köy meydanında ki devasa çınar ağacının altı buluşma noktası gibi.Burada keyifle yöresel yemeklerinizi ve içeceklerinizi yiyebilirsiniz.Akşamda taş konaklarda uyuyabilirsiniz.
Adatepe’nin konakları oldukça güzel ve bakımlı ama yer bulmak mesele önceden rezervasyon şart.Konakladığımız Hunnaphan bölgenin en büyük konaklarından biri , tarihi ahşap ve taş mimarisi ile yeniden inşa edilmiş.Huzur verici bir ortam , yemek konusunda ise Sabunkayfe ve Halis’i tek geçerim.Yöresel mutfağın en güzel en lezzetli hali burada , sırf onun için tekrar gidebilirim.Buradan yöreye özgü ürünler de satın alabilirsiniz.
Taş yolları ve nefis çiçek kokuları ile Adatepe mutlaka görülmeli.


ZEUS ALTARI
Adatepe’nin biraz dışında ormanlık alanda yer alan bir sunak.Edremit Körfezine hakim yüksek bir tepede yer alıyor.Tanrı Zeus’un burada yaşadığı efsanesi mevcut.Truva savaşını buradan yönettiğide söylenir.


Adatepe sabahından sonra uzun yolculuğumuz başladı ,Balıkesir üzerinden Kütahya oradan da Eskişehir.Balıkesir Kütahya arasını Dursunbey üzerinden yeni yapılan yoldan geçtik.Oldukça keyifli bir motosiklet yolu , haritalarda nasıl görünmüyor anlamak mümkün değil.Yol boyu birçok motorcu dost edindik.Havanın da güzel olması sebebiyle pek çok motosiklet sevdalısı yollardaydı.Her molada sen nereden geliyorsun muhabbeti açılıyordu ekipler arasında.
Akşam molamızı Ankara Kampçı’da verdik.Güzel bir uykudan sonra sabah Kampçı’da yapılan efsanevi kahvaltıdan sonra bol yağmur altında 8 saat 550 km sonra Ünye’ye vardım.


Toplamda 5 gece 6 gündüz 2700 km’lik uzun ama oldukça keyifli bir motosiklet rotası oldu .Akılda kalan Kapıdağ Yarımadası ve Sabunkayfe’de yenen akşam yemeği

Powered by Wikiloc

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir